Sancı ile Gelen Şifa




Bu yazı, hayatının herhangi bir döneminde bir kere bile olsa ''Keşke ölseydim, unutulup gitseydim!'' diyenlere ithafen...

Yıllar önce bu sözleri sarf eden, aynı zamanda Rabbi tarafından güzel bir bitki gibi yetiştirilmiş olan Meryem gibi hissedenlere...

"Ve doğum sancısı onu hurma dalına getirdi, o dedi: 'Keşke bundan önce ölseydim, unutulup gitseydim unutulanlar gibi..." (Kerim Kuran, Meryem Suresi 23. Ayet)

Bunu söyleyen Meryem, evet, ailesinden uzak bir yere çekildiği sırada Rabb'inden bir rahmetin göstergesi olarak babasız bir çocuğa hamile kalan Meryem...

Herkesten uzaklara çekildiği o yerden halkın karşısına elinde bir bebek ile çıkacak olan Meryem gibi olalım birkaç dakika. Halkın ona söyleyeceklerini hayal edelim, üzerimize alınalım o sözleri . Onu anlamaya çalışalım. Onun yaşadığı şaşkınlığı ve aynı zamanda duyduğu endişeyi, korkuyu hissetmeye çalışalım. Psikolojik zorluğa fiziksel zorluk da ekleniyor tabii: Doğum sancısı...

Okuyup geçmek kolay, okurken hissetmemiz gerek. Hissedelim ki derinden, öğüt alabilelim.

Zor değil mi? Ağır bir yük Meryem'inki. Ama Meryem'in kapasitesini aşmayacak bir yük aynı zamanda. Demek ki bu ağır yükten daha ağır bir güç varmış Meryem'de. 

Bizler de zaman zaman hayatlarımızda kendi kapasitemizi asla aşmayan(Bakara-286) ancak bizi buram buram zorladığını hissettiğimiz sancılar yaşarız. Kapasitemizi aşmadığını tekrar vurgulamak gerek çünkü Allah'ın vaadi bu. Allah'ımız asla vaadinden dönmez. Yarattığı kullara eziyet çektirmek ister mi hiç merhameti ilke edindiğini söyleyen(Enam 54) bir Tanrı?

Bu yüzdendir ki dünyada bize sanki eziyetmiş gibi gelen zorluklara şöyle bakmalıyız: Vay be, Rabbim demek benim içime böylesi zorluğu bile aşabilecek güç koymuş, demek Rabbim bana bu kadar çok güveniyor. Koymasa karşıma çıkarmazdı. Benim bu zorluğu aşabileceğimi düşünüyor. Aşabilecek bir güç var etmiş içimde. Sadece o gücü fark etmem gerek. O gücün varlığını adım soyadımdan daha iyi bilmem gerek. Emin olmam gerek. Fark edip emin olursam, o gücü kullanmak kalır geriye. 

Evet, Meryem'e dönersek, öncesinden ölüp unutulmuş olabilmeyi dileyen Meryem'i böylesine zorlayan sancılar onu bir hurma ağacına getiriyor. İlginç değil mi? Mesela Allah neden bu ayrıntıyı bizlere veriyor ki? Neden ağaç cinsine kadar bildiriyor bize? Neden hurma ağacı? 

Kuran ile konuşmalıyız. Ona sorular sormalıyız onu okurken. Soru uyanık bir zihin ister. Zihnimiz hep uyanık olmalı Rabbimizin sözlerini okurken. Soralım ki Rabbimiz cevap versin...

Hurmanın doğum üzerindeki etkisini araştırdığımda gördüm ki hurma, içerisindekiler sebebiyle hem bize yüksek miktarda enerji sağlıyor hem de doğumu daha kolay hale getiriyor. Bu konuda çalışmalar devam etmekte, ancak pratik kullanımda günümüzde birçok kadın doğum doktoru gebelere hurma önerisinde bulunuyor. 

Bu güzel bilgiyi daha derin düşünelim şimdi. Meryem'in yaşadığı bu acı onu hurma ağacına getirmiş. Şifasına yani. Hadi şimdi bunu kendi benliğimize işleyelim: Senin de içini eriten o acıların var ya, eğer o acıları Allah'a güvenebilme hissi ile süslersen o acılar senin elinden tutar ve senin şifana ulaşma vesilen olurlar Allah'ın izniyle. 

Tabii, o acıları Allah'a güvenebilme hissi ile süslemek kolay değil. Üzüleceksin de... Yok olmayı dilercesine üzüldüğün zamanların da olacak evet. Ama pes etme. Hurma ağacın yakındır senin de.

Rabbin var senin, sahipsiz değilsin ki. O yaşadığın ve kurtulma pahasına ölümü dilediğin acılar var ya onlar hem sana hem de tüm insanlığa bir mucizedir belki de. Meryem'in unutulmayı dilediğin anın kutsal kitapta tüm insanlığa hatırlatılacak bir öğüde dönüşmesi gibi... Meryem'in sancısı olan İsa'nın aslında tüm insanlığa mucize ve rahmet oluşu gibi...

Meryem böyle zordayken, hatta belki de zorluğu doruk noktasında hissettiği anda şifası olan hurma ağacıyla buluşuyor. Karanlık en koyu ne zamansa ondan sonra güneş doğmaya başlar, derler. Öyle bir an belli ki. Allah'ın yardımı ona en ama en zorlandığı anda ulaşıyor, sonrasında Rabbi ona sesleniyor.

Aşağısından ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir." (Kerim Kuran, Meryem Suresi 24. Ayet)

Bir diğer yardıma bakın. Rabbinden ona teselli geldi. O, nasıl tasalandığını çok iyi biliyordu kulunun. "Duygularının farkındayım." dedi bir bakıma. Ne çok ihtiyaç duyarız buna. Fark edilmeye, bilinmeye, teselli edilmeye. Yaratan hiç bilmez mi yarattığını? Sen de ne zaman üzülürsen bil ki Allah ne kadar zorlandığının farkında, merak etme. Yaşadıklarının tek şahidi sen değilsin, yalnızmışsın gibi hissetsen de. O biliyor ve O'nun çok yardımı yakın. Sen de Rabbinin "Tasalanma" sözünü kalbinde hissedeceksin. Sen de zamanı gelince yanında seni serinletecek bir su arkı bulacaksın, ara o suyu sen de Meryem gibi.

"Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine olgun taze hurmalar dökülsün." (Kerim Kuran, Meryem Suresi 25. Ayet)

Silkelemesini istiyor Rahman Meryem'in. "O hurmaları yere düşürmüş olsaydı Allah, belki daha iyi olurdu Meryem için. Şimdi hamile ve zorluğunun doruk noktasında bir de hurma düşürmek için ağacı silkelemekle uğraşacak." diye içinden geçirenler burda mı? Bu sancıları çekerken dal silkelemek zor evet, ama Rahman bunu Meryem'e eziyet çektirmek için yaptırmıyor. Zorluğun içine kolaylığı zarifçe yerleştirdiği bir planı var:

Dalı silkelerken karın kaslarını da kasmış oluyor doğal olarak ve bu doğumu daha kolay kılıyor. Hurmadan da önce gelen bir şifa oluveriyor Meryem'e. Allah'ın sancılı anlarımızda bizden istediği çaba, bizi hem şifamıza ulaştırıyor hem de bu çaba da başlı başına bir şifa oluyor bizlere.

Özetlersek, ne zaman "Ah keşke bundan önce ölseydim de unutulsaydım" diyecek kadar sancılanırsan, Meryem'i an! Umutlu ol, şifana iletecek o sancı seni. Ve sancı içindeyken çok zor da olsa gösterdiğin çaban, sana hem şifa olacak hem de seni bir başka şifaya ulaştıran vesile...

Hayattaki sancıların bizi Rahman'ımızın desteğiyle kendi hurma ağacımıza götürebilmesi duası ile...









Yorumlar