Namaz Bizi Kılıyor Mu?

Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.(Bakara,153)


Kuran’da namaz kılmamıza engel olacak hiçbir şey yok. Savaşta bile nasıl kılınması gerektiği anlatıyor, en ayrıntılı şekilde. (4/102) Savaşta da! Çünkü namaz bize bir lütuftur. Yük değil. Yardım dileme kapımızdır. şükür sebebimizdir. o ilk ayetle anlatmak istediğim şeye dönersek:


  • ... Sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın... (Nisa,43′ten) 


Kuran’da namaz için hiçbir engel yokken, sarhoşken namaza yaklaşmayın diyor. Peki ne zamana kadar namaza yaklaşmayın? Ne dediğinizi bilinceye kadar. Yani sarhoşken ne dediğimizi bilmediğimiz için namaza yaklaşamıyoruz. Demek ki namazın önemli şartlarından biri ne o zaman?
Ne dediğimizi bilmek.
Ne yaptığını bilmeden yaptığın şey sana ne katabilir? Kuran’ın değil de İncil’in veya Tevrat’ın arapçasını ezberletsek onu bile namazda okuyacak bilinçte olan insanlarımız var. Önlerine Kuran değil de Tevrat’ın arapçasını koyup En Güzel Kuran Okuma Yarışı düzenlesek yadırgamadan okuyacak olan insanlarımız var malesef ki. 


  • Sırtlarına Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kutsal kitap parçaları taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Allah, zulme sapmış bir topluluğu doğruya ve güzele ulaştırmaz. (Cuma,5)

Bu ayetle alakalı olarak Bayraktar Bayraklı Hocanın söylediği güzel bir söz var. Tam olarak bu değil, ben kendimce ufacık eklemeler yaptık ama teması aynı: Tevrat'ı bilip sonra onun öğretilerine uymayanlara Allah ‘kitap yüklü eşek’ diyorsa Kuran’ı bilip uygulamayan, içindeki ‘düşüne düşüne oku!’ ayeti bile güzel seslendirmek için okuyan müslümanlara ‘Aferin!’ mi diyecek?

Ayete baktığımızda Allah'ın ayetlerini taşımamakla Allah'ın ayetlerini yalanlamanın aynı şey olduğunu ayrıca bu olayın da 'zulme sapmak' olduğunu çıkarabiliriz. En iyisini Allah bilir.

---

Ve küçük dip not, bilmediğin bir dilde okuduğun sözün anlamı nereye gider? Aklına ulaşır mı? Sanki (en sevdiğim lezzet lahmacun olduğu için onu örnek vermek istiyorum) lahmacun almışsın iki tane, sonra onun üzerini tat geçirmeyen ve simsiyah bir örtüyle kaplamışsın ve onun üzerindeki o örtüyü kaldırmadan aldın tüm lahmacunları, attın ağzına çiğniyorsun. (böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünün işte, koccamaaan bir ağzınız olsun) Bu örtünün bir özelliği de midede lahmacunun çözünmesine izin vermiyor, o lahmacunlar vücuduna hiçbir katkı sağlamadan çıkıp gidiyor boşaltım sisteminden. Düşün bi' bunu. Hiç tat alır mısın? Yooo. Ne yediğini görmüyorsun bile, simsiyah örtü. Bu lahmacunun vücuduna bile bir yararı yok. Aynı, bilmediğin arapça dilinde Kuran okumak gibi. Ağzında çiğniyorsun birkaç harf, ses çıkarıyorsun, ama okuduğun şeylerin kafanda bir anlam oluşturması mümkün değil. Bu anlam ulaştırmayan ama aslında anladığında tüm dünyanı değiştirebilecek olan o cümlelerin gücünü ne yaptın? Örttün. Allah'ın ayetlerinin üzerini örttün. Bu ne büyük bir vebal düşündün mü? Yanan ateşin üzerini örtünce oksijen alamaz ve bir süre sonra söner. Sen de ayetlerin üzerine örtü örtersen, onu söndürmüş olursun. Allah'ın ışığını söndürmüş olursun. İsteyerek veya istemeyerek. Ama o ışık sönmez, Allah ışığını en güzel şekilde yakacaktır.



  • Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler(gerçeği gizleyenler) hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff,8)  
---

Ve bir de şu sorunumuz var: Namaz kıldığımızda Müslümanlık görevlerimizi tamamladığımız düşüncesi... 

Örneğimiz yine minnoş bir amcadan gelsin, o desin ki:
'Evet ben namaz kıldım şimdi cami çıkışı borç verdiğim, elinin dar olduğunu da bildiğim arkadaşıma uğrayayım, onu biraz sıkıştırayım da borcunu ödesin. Benim de işim gücüm var kardeşim! Biricik çocuğuma 6. dairesini alırken yardım edeceğim. Öyle değil mi ama?'

Burada 'hiçbir Müslümanın evi arabası olmamalı, lüks haramdır!!' demeye çalışmıyorum, zaten öyle de değil, anladınız zaten beni inşallah. Benim derdim bunları hayat amacı yapanlarda ve bu hayat amacı için Allah'ın ayetlerini gör(e)meyenlerde ve bu ayrı bir yazımın konusuydu. Yazı başlığımın adı: Kuran Sana Ne Öğretti?

Demeye çalıştığım şey, eğer amca o camide kıldığı namazda -ki namaz kıldığına göre Allah'ın sınırlarını dikkate alan ve onlara uygun yaşamaya çalışan bir kimseden bahsediyoruz- şu ayetleri anlamını bilerek okusaydı, belki de her şey çok daha farklı olabilirdi, Allah en iyisini bilir tabii.



  • Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.(Bakara,280)   

  •  O Allah'a karşı sorumluluk bilincinde olanlar ki, bollukta da, darlıkta da Allah için infak ederler, öfkelerini sürekli bir biçimde yutarlar, insanların kusurlarını güzellikle bağışlarlar. Allah iyilik yapanları sever. (Ali İmran,134)   

  • Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar. Ve şeytan, kendi Rabb'ine nankörlük etmiştir.(İsra,27)   

  • 15 - Hayır, o alevlenen bir ateştir.  16 - Derileri kavurur, soyar.17 - Çağırır, sırtını dönüp gideni,18 - Mal toplayıp kasada yığanı,19 - Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır.20 - Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.21 - Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.22 - Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.23 - Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.24 - Onların mallarında belli bir hak vardır,25 - Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için. (Mearic)   

  • Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.(Ankebut,45)

  • Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir daneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da arttırır. Allah Vâsi'dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir; Alîm'dir, her şeyi en iyi biçimde bilir. (Bakara,261)


Namaz eğer bize mallarımızda başkaları için belli bir hak olduğu bilincini aşılayan yani genel anlamda bizi kötülüklerden alıkoyan bir nimet ise, Müslüman olarak inandığımız Kitap bize 'darda da bollukta da' vermeyi öneriyorsa ve biz bu konuda fazlasıyla başarısızsak, e biz ne namazı kıldık? Nasıl Kuran talebesiyiz? Biz nasıl Müslümanız?  

Başkalarının Müslümanlığını sorgulamak değil amacım. Başkalarını yargılamak ve onlara etiket yapıştırmak hiç kimsenin amacı olmamalı ve kimsenin de bunlara hakkı yok zaten. İnsanları yalnızca Allah yargılar. Hüküm yalnızca Allah'ımızındır.

Benim anlatmaya/yapmaya çalıştığım, kendimizi kendimizin sorgulaması. Hep birlikte. Kendimizi kendimiz temize çıkarmamalıyız. Benliğimizi kınamalıyız gerektiğinde. Kuran'da da bahsedildiği gibi:



  • Bakmaz mısın, şu benliklerini ak, berrak gösterip duranlara! Hayır! İş, sandıkları gibi değil. Ancak Allah, dilediğini temizleyip aklar. Ve bir hurma lifi kadar zulme uğratılmazlar.(Nisa,49)  

  • 1 - Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.2 - Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.(Kıyamet Suresi)

Bu örnekle anlatmaya çalıştığım şey, namazın en önemli şartını görmezden gelip (bilerek veya bilmeyerek) ayağımın nasıl durduğuna takılıp namaz çıkışı bana 'Yalnız ayağını kaldırdın secdede, namazın kabul olmadı cnm :s' diyen minnoşlara gelsin. 

Beni kendi doğrularınıza göre uyarmak istemeniz de güzel, hatta çok da tatlı! 'Aman banane yeaaa' da diyebilirdiniz, Allah razı olsun. 

Heh şimdi size o an söyleyemediklerimi yazdım buraya. Aslında söylediğim ama sizin duy(a)madığınız şeyleri. 'E söylediysen niye yazıyosun kaaağğğrdesim?' diyenler için de açıklayayım: Biz kardesimle falan tartıştığımızda tartışma anında söylediklerimin çoğu güme gider, ama mesaj attıysam ona kırıldığım şeyleri, heh o zaman okur hepsini. İşte bunun için duy(a)madıkları dedim. Karşımdaki duyamadıysa ben amacıma ulaşamadım, yani hakkıyla söyleyemedim demek ki. Allah çabaya bakıyor ya, iyi ki öyle! Yoksa duyuramadığımız o kadar insan var ki, Allah bize hakkıyla söyleyebilmeyi nasip etsin!

Belki bir şekilde rast gelip de okursunuz. Okumazsanız da yazayım da içimi bari buraya dökmüş olayım.

Yaaani özetle: 
Eğer ne dediğimizi bilmeden namaz kılıyorsak, yani namazın en önemli şartını yok sayarak namaz kılıyorsak, o zaman hayasızlık ve kötülükten alıkoyulmayı beklemek pek tutarlı olmayabilir. Sorun namazda da değil, sorun bizim namazımızda.

Peki nasıl ne dediğimi anlayayım, Arapça bilmiyorum ve Arapça namaz kılıyorum diyenler için:
Kuran'dan Arapça kılmayı gerektirecek bir ayet bulmalarını istiyorum. Otursunlar, araştırsınlar. İnsan yorumu değil, açık ve net bir ayet istiyorum, bulabilirlerse...


Kuvvet yalnızca Allah’tan
Hayır umut dua sevgi dolu günlerimize inşallah...



Yorumlar


  1. Allah’ın sonsuz rahmeti ve mağfireti bütün Müslümanların üzerine olsun ve cümlemizi sıratıl müstakimden ayırmasın..
    Maalesef yazınızda da belirttiğiniz gibi günümüz müslümanlarının en büyük sorunu Kuranı hak ettiği biçimde okumamak(bende dahil).Okuyoruz ama okuduğumuzu anlamıyoruz,verilen mesajı çözemiyoruz. Belki de çözmekten korkuyoruz.Zira okuyup anlarsak yerine getirmemiz gereken yükümlülüklerden kaçıyoruz.Oysa okumamak bile başlı başına bizim için kurtuluştan kaçmak oluyor. Böyle olmasının bence birkaç sebebi var. Birincisi Kuran çarpar denmesi. Mehmet Okuyan Hocanın da dediği gibi Kuran çarpmak için değil,çarpıklıkları düzeltmek için indirilmiştir. Kuranı okuyup anlamazsak Kuran bizi çarpar.
    İkinci neden sorgulamayın günahtır denmesi. Sorgulamaktan kasıt Kuranda eksiklik aramak ise elbette bu kabul edilemez. Ancak sorgulamak eğer ne demek istemiş onu bulmak içinse bu inananın en doğal hakkı ve sorumluluğudur. Çünkü hesaba çekileceğimiz Kitap Kurandır.
    Siz namaz üzerinden örnek vermişsiniz bende ölüm üzerinden örnek vereyim. Yüce Allah Kuranı-ı Kerim ‘in Yasin Suresi 70 ayetinde ‘’ (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik’’ diye buyuruyor .Yani Kurandan diriler öğüt alsın diyor.
    Çoğu insanın kafasına takılan ya da yanlış anlaşılan bir ayetten bahsetmek istiyorum.
    12/2 : Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Bu ayetten anlaşılacağı gibi Kuranın dili Arapçadır. Buraya kadar bir itirazımız yok. Ancak Allah ayetin başında akıl erdiresiniz diye belirtiyor. Kuran’ın evrensel bir kitap olduğunu düşünürsek bütün insanların anlaması için kendi dillerinde okumaları gerektiği sonucu ortaya çıkar. Kuran’ın arapça indirilmesi orada bulunan yani ilk muhattap olan kişilerin ve Resulullahın arap oluşudur. Aksi halde Tevrat,Zebur ve İncilinde arapça olması gerekir. Allah kullarına zulmetmeyi,haksızlık yapmayı istemez. Adaleti yücedir. Anlayamayacağı kitaptan sorumlu tutmaz. O halde yapılması gereken Kuran’ı anladığımız dilde okumak,yaşantımızı ona göre yönlendirmektir.(Kuran arapça okunmaz demiyorum).
    Kuranı arapça okuyup’’Buda sevap,bununla yetinin gerisini alimlere bırakın!’’demekte böyle
    olmasında etkendir diye düşünüyorum.Allah Kuranı sadece alimlere indirmemiştir.Herkese okusun,anlasın diye indirmiştir.Mesela mevlüt okunuyor,herkes saygı içinde dinliyor.
    Hatta içinden geldiği için samimi bir biçimde ağlayanlar bile var. Sakıncası yok tabii. Ama ayet ne diyor düşünen insan çok az.
    Uzun lafın kısası bize çok çok yüce bir makamdan mesaj gelmiş ama bizler o mesajı sadece
    harflerden ibaret görüp,sadece sesine bakıyoruz.Mesajın ne dediğine çoğu zaman önem vermiyoruz.Yine Mehmet Okuyan hocanın bir sözüyle yazıyı noktalamak istiyorumi’’Kimse Kurana fon müziği muamelesi yapamaz’’

    Selametle kalın
    (Not: Yazı sizinki kadar düzgün olmadı ama mazur görürsünüz inşallah):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar Murat bey, yorumunuzu çok memnun olarak okudum inanın. Her bir cümlenizde o kadar haklısınız ki, Allah razı olsun.
      Hele ki Arapçayı kutsallaştıranlar için, Tevrat ve İncil de arapça inmeliydi o zaman tezinize ba-yıl-dım. Arapça dili değil, o dil ile anlatılan mesaj kutsaldır.
      Bizim de görevimiz bunu olabildiğince insana tebliğ etmek.
      Kalkıp uyarmak.
      Bu mesajınızdaki her cümlenin altına imzamı atıyorum ve şükürler olsun diyorum.
      Ben de Allah'ımızın bir ayetiyle mesajımı bitirmek isterim:

      Allah kendi yolunda kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff,4)

      Allah'ın razı olduğu, Allah'tan razı olan kullardan olmamız duasıyla...
      Kuvvet yalnızca Allah'tan.

      Sil
  2. Gönlunuze sağlık büyük bir tabumuzu açık bir dille anlattığınız için. Bu konu üzerine bende bir süredir düşünüyordum. Benim vardığım en iyi sonuç arapcayi anlayarak kılmak dusuncesi oldu. Bahsettiğim arapca dilini çok iyi öğrenmek değil, namazdaki süreleri anlayacak kadar calismak yeterli. kurananahtari.com dan bir kaç ayda namazı tamamen anlayacak kadar öğrenebiliyoruz. Nacizane görüşüm bu şekilde. Yazılar çok güzel, Allah devamıni nasip etsin.

    not: yazinin başında en güzel kuran okuma yarışmasıyla ilgili yazmissiniz. Şu anda gerçek oldu maalesef. Geçen seneki ongorunuze şaşırdım gerçekten.

    YanıtlaSil
  3. Selamlaaar! :) Ben Arapça kılmak zorunda olmadığımızı açıklamaya çalıştım. Bazıları anlayarak Arapça kılalım diyorlar buna da gerek olmadığını açıklamak istedim. Ben Türkçe kılıyorum mesela, bu Kuran'a aykırı değil. Kuran'dan önce bilmiyordum böyle bir şeyin mümkün olduğunu, öğrendiğimde sevinçten çıldırmıştım hahahah :)

    Not: Bu arada ben de unutmuşum aylar öncesinde 'Kuran Okuma Yarışması'ndan bahsettiğimi, siz deyince baktım, çok şaşırdım ben de :D Keşke gerçek olmasaydı.

    Selam ve sevgiler ' abe
    '

    YanıtlaSil

Yorum Gönder