Kuran’da haramlar bellidir ve müzik, resim bu haramlar listesinde yer almamaktadır. Ama asıl haram olan ve insanların da umursamamakta ısrar ettiği şey ise Allah’ın haram demediğine haram demektir.
Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez. (Maide Suresi, 87)
Şirk koşanlar diyecekler ki: “Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: “Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak “zan ve tahminle yalan söylersiniz.” (En'am Suresi, 148)
De ki: “Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Araf Suresi, 32)
De ki: “Rabbim yalnızca çirkin-hayasızlıkları -onlardan açıkta olanlarını ve gizli olanlarını,- günah işlemeyi, haklı nedeni olmayan ‘isyan ve saldırıyı’ kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (Araf Suresi, 33)
Şirk koşmakta olanlar dediler ki: “Eğer Allah dileseydi, O'nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O'nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı? (Nahl Suresi, 35)
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. (Nahl Suresi. 116)
-
Müzik haram değildir, asıl haram olan Allah’a karşı yalan uydurmaktır. Zan haramdır. Sorumlu tutulmak için de bir nedendir.
-
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. (İsra Suresi, 36)
Şüphesiz, yeryüzündeki hareket eden canlıların Allah katında en kötüsü aklını işletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. (Enfal Suresi 22)
Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır. (Yunus Suresi 100)
Andolsun size hatırlatıcı bir kitap indirdik. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?(Enbiya Suresi 10)
-
Haram çıkarımları Muhammed peygamberimize isnat edilen sözler yüzünden olmaktadır. Bu sözlere itibar etmek Kuran'da geçen 'Resule itaat' emrine aykırıdır. Çünkü böyle yaparak ''Ben yalnızca vahyolunana uyuyorum' diyen resule itaat değil, zanna itaat etmiş oluruz. Kuran Yeterlidir. Nebimiz için de, ümmet için de.
-
O halde sen yüzünü bir Tek Tanrı’cı olarak dine: Allah’ın insanları yaratışındaki fıtrata (yaratılış özüne) çevir. Allah’ın yaratışında bir değişiklik yoktur. İşte dosdoğru din budur. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar. (Rum Suresi, 30)
Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.. (Nahl Suresi, 89)
Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar. (Yusuf Suresi, 40)
26. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.
27. Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. (Kehf Suresi 26,27)
Rabbinin sözü hem doğruluk, hem adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. (Enam Suresi 115)
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? (Enam Suresi 114)
Rabbin asla unutkan değildir. (Meryem Suresi 64)
Kendilerine okunmakta olan Kitap’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?(Ankebut Suresi 51)
36. Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
37. Yoksa okuyup, ders almakta olduğunuz bir kitabınız mı var?
38 İçinde keyfinize uyanın sizin olduğu.
(Kalem Suresi 36,37)
Sen de aralarında, Allah’ ın indirdiğiyle hükmet. (Maide Suresi 49)
O yalnızca bir öğüt ve Mübin(apaçık) bir Kuran’dır. (Yasin Suresi 69)
De ki ” Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.” (Enbiya Suresi 45)
Böylece biz seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete sana vahyettiklerimizi okuman için gönderdik. (Rad Suresi 30)
Bu Kuran, bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu. (Enam Suresi 19)
Onlara ayetlerimiz açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar “Bize bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir.” dediler. De ki “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece vahyolunana uyuyorum.” (Yunus Suresi 15)
Bu bir kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura (aydınlığa), O övgüye layık, Aziz olanın yoluna çıkarman için sana indirdik. (İbrahim Suresi 1)
Andolsun ki size beyyine (açıklayıcı, açık delil) ayetler, sizden önce gelip geçenlerden örnekler ve korunup, sakınanlar için de bir öğüt indirdik. (Nur Suresi 34)
Bunları Kuran’da türlü türlü şekillerde (sarf) açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor.
17 İsra Suresi 41
Andolsun bu Kuran’da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda (sarrafna) bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler. (İsra Suresi 89)
Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz(nusarriful). (Enam Suresi 65)
Bilgiyle uzun uzadıya, etraflıca açıkladığımız (fassalna), inanan bir toplum için doğruya iletici ve rahmet olan bir kitabı onlara getirdik. (Araf Suresi 52)
Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandırıp(fussilet) açıklamıştır. (Hud Suresi 1)
Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de arkasından yedi deniz daha katılarak kullanılsa; yine de Allah’ın kelimeleri tükenmez. Allah üstündür, bilgedir. (Lokman Suresi 27)
32. Kafirler dediler ki “Kuran ona toptan, tek bir defada indirilseydi ya” Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça düzenleyip okuduk.
33. Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) getirmiş olmayalım.
(Furkan Suresi 32,33)
17. Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize düşer.
18. O halde biz onu okuduğumuzda sen de onun okunuşunu izle.
19. Sonra onu açıklamak da bize düşer.
(Kıyamet Suresi 17,18,19)
Ve derler ki “Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de böylece onlar bizi yoldan saptırdılar.” (Ahzab Suresi 67)
21.Yoksa onlara bundan önce bir kitap verdik de ona mı yapışmaktadırlar?
22. Hayır dediler ki: “Biz atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, onların eserlerini izleyerek doğruya varacağız.”
23. İşte böyle! Senden önce de bir memlekete elçi gönderdiğimizde, oranın servetle şımarmış elit tabakası mutlaka şöyle demişlerdir:“Biz atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, onların eserlerine uyarak yol alacağız.”
24. O da “Ben size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?” dedi. Onlarda “Doğrusu biz seninle gönderileni tanımıyoruz.” dediler.
(Zuhruf Suresi 21,22,23,24)
-
''Ben yalnızca vahyolunana uyarım'' diyen resulün, ona vahyolunanı eksik gören ümmetiyiz. Eksik bulunan kaynak devre dışı bırakılır. Evet, tam olarak şu an olan şey bu, Kuran'ı devre dışı bırakıyoruz. Kuran okuyana, Kuran'ı devre dışı bırakmayana ise de sapık diyoruz. Bu durumu Peygamberimiz ahirette bir şikayet olarak bildiriyor, bu haklı şikayete kulak verelim:
-
Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran’ ı devre dışı tuttular.
(Furkan Suresi 30)
-
Her bir müzik parçasının çalınması Allah'ın evrene koyduğu bir potansiyelin haykırılmasıdır, der Caner Taslaman. Size kalbimden bir müzik atayım o zaman, dinlerken Allah'ın merhametini hissedin olur mu? İşte bu müziğin (üzerime tıklayın) ortaya çıkmasını sağlayan potansiyeli evrene veren Allah'a övgüler olsun.
İsteyen olursa bir müzik atsın bize, hep birlikte müziğin Yaratıcısına teşekkür edelim.
Kuvvet yalnızca Allah'tandır.
Övgüler O'nadır.
O iyi ki vardır.
Allahın(c.c) rahmeti,bereketi,mağfireti cümle Müslümanların üzerine olsun. Rabbim Kuran-ı hakkıyla okuyup anlamayı ve uygulamayı ,cümlemize kendisinin razı olacağı işleri yapmayı nasip etsin..
YanıtlaSilYazılarınızı fırsat buldukça okuyor ve kendimce ders çıkarmaya çalışıyorum. Özellikle Kuran ayetlerinden vermiş olduğunuz örnekler sayesinde yolumuzun aydınlanacağına inanıyorum.Allah(c.c) sizden razı olsun.
Yazınızda müziğin haram olup olmaması konusuna değinmişsiniz fakat ağırlıklı olarak ümmetin Kurana bakış açısını da işin içine katmışsınız ki buda çok isabetli olmuş.
Haram konusuna gelince, şüphesiz ki Allah(c.c) hükmüne kimseyi ortak etmez. Şayet bir konuda Allah(c.c)hüküm koymuşsa bunun üzerine ne ekleme yapılabilir ne de eksiltme söz konusu olabilir. Şayet müzik haram olsaydı (Allah en doğrusunu bilir)bence bu Kuran’da belirtilirdi.
Haram ile ilgili ayetlere baktığımızda(en azından benim anladığım kadarı ile) böyle bir hüküm yok.
(Bakara ; 173-Mâide ; 3-Mâide ; 88-Mâide ; 90-En'âm ; 119-En'âm ; 145-Nahl ; 115)
Peki hüküm Allah(c.c)ait diyorken bugün ki uygulanan helal haram kavramı nereden çıkıyor?İşte asıl sorulması gereken soru bu.El cevap Mezhepler!Mezhepler Allahın(c.c)indirmiş olduğu dine eş değer değildir.Zira mezhep beşeri bir oluşumdur. Hz.Muahmmet(s.a.v)den ortalama 150-200 yıl sonra ortaya çıkmışlardır.Bu durumda mezheplerin sorgulanması bence sakıncalı bir durum değildir.(Buraya küçük bir not düşmeliyim. Mezhepleri kötülemek değil amacım sadece sorgulanabilir olduğunu söylemek istiyorum,mezheplerin doğru ve ya yanlış yanları olabilir,dokunulmaz değillerdir.)
Mezhep konusuna nereden geldik diyebilirsiniz haklı olarak.Şöyle açıklama getireyim müsaadenizle.Malumunuz helal-haram konusunda mezhepler arası farklılıklar oldukça fazla. Belli haramlarlar dışında (ki bunu yukardaki ayetlerde de görebiliriz)birçok şey haram kılınıyor.Emre Dorman’ın bir konuşmasında belirttiği söz belki de bunun en güzel açıklayıcısı.Şöyle demişti Emre hoca ‘’o kadar çok haram var ki bir restoranın menüsünden daha uzun bir liste çıkıyor ortaya’’Bir mezhebin helal dediğine öbürü haram diyor.O zaman da benim aklıma şöyle bir soru geliyor(hala cevabını bulabilmiş değilim)Şayet (A) hanefi için haram şafii için helal ise burada bir terslik olmuyor mu?Yani şafii biri için (A)günah olmuyor mu ya da tam tersi?Kriter neye göre belirleniyor,bu kriterlerin doğruluk payı nedir?Allah(c.c)yargılamasını mezhebe göremi yapacak?
Bir örnekte abdest konusundan vereyim.Abdestle ilgi ben sadece iki ayet biliyorum.
(Nisâ : 43-Mâide : 6)Her iki ayeti de okuduğum zaman abdesti bozan şeyler arasında
(Hanefiliğe göre kan-Şafiiye göre karşı cinse dokunma)göremedim. Rivayet odur ki(yanlış biliyorsam düzeltin lütfen)Hz.Muhammet (s.a.v)birgün namaz kılarken secde de alnı kanıyor.Hz.Ayşe validemiz de kanı siliyor.Peygamberimiz de yeninden abdest alıyor.Şimdi bunu anlatan ya da gören kişi neden böyle yaptığını sormadı?
Eğer neden açıklanmadıysa o zaman her ki durumda da abdestin yenilenmesi gerekmezmiydi?Belki abes olacak ama peygamber efendimizin yeniden abdest
almasının sebebi belki de başka birşeydi. Bu durumu düşünürken de aklıma
Mâide Sûresi 101 geliyor…
Neyse konuyu başka mecralara çekmeye başladım farkındayım.
İşin özü kafamıza göre helal-haram koyamayacağımız kanaatindeyim..
Allah’ın razı olduğu kullarından olmamız dileğiyle;
NOT: Bir türlü sayfa düzenini ayarlayamadım kusura bakmayın...
YanıtlaSil